Monthly Archives: Eylül 2008

Yıllar geçince bakarız birlikte

Standard

Canım bebeğim ,

08.09.2008

Seninle yaşamaya başladığımız ve ileride yaşayacağımız ilkleri not almaya karar verdim annecim…İleride sen büyüyünce yıllar geçince bakarız birlikte inşallah…

1. İlk karşılaşma…

2. İlk kez annesini emmesi…

3. İlk çişi…

4. İlk kakası…

5. İlk gazının çıkması…

6. İlk banyosu…

7. Göbeğinin düşmesi…

8. İlk doktor kontrolü…

9. İlk aşısı…

10. İlk kez minicik bir çay kaşığı ile su içmesi…

11. Katı gıdalara geçmesi…

12. Desteksiz oturabilmesi…

13. Yediği her yeni farklı besin, meyve, sebze…

14. İlk dişi…

15. İlk kelimesi…

16. Sütten kesilmesi…

17. Emeklemesi…

18. İlk hastalığı…

19. Emzikten kesilmesi…

20. Ayağa kalkıp taytay durması…

21. İlk ev kazası…

22. Yürümesi…

23. Biberondan kesilmesi…

24. Tuvalet eğitimi sonrası ilk kez çişini söylemesi…

25. Gece beslenmelerinin bitmesi…

26. Koşması…

27. Konuşması…

28. İlk sinemaya gitmesi…

29. İlk tiyatroya gitmesi…

30. İlk kez verdiği çeşitli enteresan tepkiler…

31. Anaokuluna, kreşe gitmesi…

32. Uçağa ilk binişi…

33. Ummadığınız şeyleri pat diye söyleyivermesi…

34. İlk kez anaokulunun servisine binip siz olmadan evden gitmesi…

35. Anaokulundaki ilk veli toplantısı…

36. Anaokulundan eve elinde yaptığı resim ile ilk geri dönüşü…

37. Anasınıfına başlaması…

38. İlk gösterisi…

39. İlk tatili…

40. İlk…

41. İlk…

42. İlk…

Ben kendimi nasıl hissedersem sende o kadar huzurlu ve mutlu olursun…

Standard

ANNEM BENİM BİRİCİK BEBEĞİM,

04/09/2008

Bu aralar biraz kötü hissediyorum kendimi hiç halim yok sanki dinlenmek istiyorum sürekli ama bu çalışan anne adayı için çok da kolay değil. Şöyle olsaydı keşke klasik bir hayal kurduğumu biliyorum ama sanıyorum ki bu tarz bir yaşamı bir çok anne adayı ister eminim ki. Trafikten uzak doğayla baş başa mavi ve yeşilin birleştiği bir manzarada huzurlu, güzel bir uyku, güzel bir kahvaltı, üstüne güzel bir yürüyüş. Oh ne rahat dimi bebeğim. Şimdi nasıl bir hamilelik mi yaşıyorum neredeyse tam tersi. Hamileliğim biraz sorunlu biraz sorunsuz geçiyor. Onun için sürekli şükrediyorum. Ama modern hayatın cilveleri acaba bazen fazlamı geliyor insana? Şu sıralar çalışan bir anne adayı olmanın verdiği yorgunlukları fazlasıyla hissettiğim için bu düşünceler kafamda sürekli uçuşuyor. Bir sabah olsun kahvaltıdan sonra trafiğe çıkmak yerine ayağımı uzatıp sakin sakin oturmak, monitöre en az 8 saat bakmadan bir gün geçirmek, cep telefonunu kendimden ve dolayısıyla karnımdaki bebeğimden uzak tutabilmek, bazı streslerden uzak olmak, bütün gün masa başında oturup ya da eve koşturup şiş bacaklar ve ağrıyan bir sırtla eve gitmemek, eve yorgun gittiğim için 10 dakikalık yürüyüşe bile zorlanarak çıkmamak, en ufak bir şey için bile kendime vakit ayırabilmek bana şuan lüks geliyor. Bunlar tabi ki kendi seçimim. Herkes seçimlerini yaşar. Yinede ikisinin ortası olamaz mıydı diye düşünmüyor değilim. Çalışmaktan mutluyum tabi ki senin istediklerini daha rahat alabileceğim. Bundan dolayı mutluyum ama şehir ve çalışma hayatının içine kendimi kaptırmış gidiyorum. Karnımdaki bebeğimi de tabi ki…

Yaşadığım tempoya bebeğimi de dahil etmemin, onun da bu enerjiye adapte olmasını sağlayacağını düşünerek avutuyorum kendimi. Sonuçta bizim hayatımız bu. Ama biraz daha doğanın içinde, daha düşük tempolu yaşayan bir anne adayı olmayı isterdim. Bu hafta biraz karamsarım sanırım. Dediğim gibi, şükredecek çok şey var ama büyük şehirlerde yaşayan her insan sanırım arada sırada bu psikolojiye giriyor. Biraz uzak kalınca da çok şey kaçırmış gibi koşa koşa geri dönüyoruz tabi ki…

İyisi mi ben yukarıdaki hayalimi kurmaya devam edeyim, zihnimi güzel düşüncelerle temiz tutayım annecim.

Çünkü ben kendimi nasıl hissedersem sende o kadar huzurlu ve mutlu olursun…

ANNEN

GAMZE AKBAŞ