23 Mart 2012 Cuma 15:10 uçağı için Adnan Menderes Havalanındayız. Gözüm yaşlı, bedenim yorgun, canım kardeşim getirdi bizi. Beni önce Allaha emanet etti, sonrada Emrah abisine emanet etti. Ağlama Ozan’ım güçlü ol dedikçe sen İzmir’i düşünme, bakma bana diyordu. Nasıl bakmam gözünün yaşına, dört yaş var kardeşimle aramda ama Atakan gibi düşünürüm onuda.
Valizleri indirdiler arabadan, son bir öpücük ve son bir kez daha içten kopmak istemezcesine sarıldık birbirimize kardeşimle. Gözden kaybolurken ben son bir kere daha döndüm Ozan’ıma, yumruklarımı kaldırdım havaya, olucak bu iş, kazanıcaz bu zaferi diye bağırdım avazım çıktığı kadar…
Girdim havaalanına ağzımda 3M maskem, kafam keltoş hiç bone felan takmıyorum. Sıkıntım bana yeter zaten bir de o bonenin beni bunaltmasına izin vermedim. Kim bakarsa baksın, kim acırsa acısın halime o an hiç birşey umurumda değil. Bir yandanda yüksek ateş var tabiki.
X-Ray ışınlarının arasından geçemeyeceğimi söyledim görevlilere sağolsunlar zorluk çıkarmadılar. Valizleri teslim ettik. Başladık beklemeye, derken Ozan’ım kardeşim aradı dur abla gitmeyin dedi. Neden dedim, Atakan…
Atakan’ın zıbını arabada kalmış, gitmeyin gelsin alsın abim dedi. Aaaa o arada elimdeki zıbını unutmuştum arabada. Emrah bir kenarda bekletti beni, zıbını almaya gitti.
Ben yavaş yavaş yürüyorum Emrah’ı beklerken,
Neden bakıyorlardı bana, ne vardı ki bende, hadi düşüncelerinizi içinizde saklı tutmayın, kafası keltoş, boyunu yaralı bantlı, neden böyle diye meraklı gözlerin sorularıyla doluydu üstümdeki bakışlar. Acaba ne kanseriyimdir diye merak etmişsinizdir diğmi. Sonra bana acil şifalar istemişsinizdir, sonra da kendi bedeniniz için Allah’ım sen koru beni ve sevdiklerimi demişsinizdir.
O an içimden bir haykırış geldi ki, içimden bakmayın, acımayın, gidin donör olun donör diye bağırıp çağırmak istedim… Neden olmadınız diye bende gözlerimle sordum onlara. Ama cevapsız bakışlar vardı ortada, evet ben çok üzgünüm biliyormusunuz, bu hastalık yüzünden ben bebeğimden, ailemden, yuvamdan ayrıldım ama sizler bana destek olursanız yaşarım biliyormusunuz diye aktı gözyaşlarım. Benim gibi ilik bekleyen hastalara ne olur gidin bir tüp kan verin, kanınızla canımıza can olun… DEDİM…
Dedim ama hepsini içimden dedim. Tıpkı bana bakan, acıyarak bakan insanların bana dediği gibi sessizce…
Ne olur ben savaşıyorum, bir çok savaşan insan olduğu gibi bende onlardan biriyim. Ama sizler bizlere yardım etmezseniz, yakındır toprak altına girmemiz. Şuan sağlıklısınız belki ama yarın, yarın peki nasıl olacağınızın garantisi varmı, hayır yok… Sizler hayatdayken sağlık yerindeyken cana can katıcaksınız, HAYDİ TÜRKİYE DUY SESİMİZİ…
Ne kadar çok bir tüp kan toplarsak, ANKARA İBN-İ SİNA HASTANESİ MERAL PEKSAÇ HOCA VE EKİBİ O KADAR ÇOK SEVİNİYOR. Umut kapıları çoğalıyor diye.
Ya yarın sizin ya da yavrunuz içinde bir tüp kan aranırsa sadece bunu düşünün.
SAĞLIKLA KALIN, AMA HASTALARI UNUTMAYIN…