Monthly Archives: Nisan 2012

Nazlanan kan değerim, kırma beni

Standard

Dedemle anneannem rahmetliler bir yere gidecekleri zaman bir hafta on gün önce hazırlanırlardı. Bir hafta kadar önce doktorum kan değerlerinde kıpırdanma var ama daha iyi olmasını bekliyoruz deyince sevdiğim başladı çantayı toplamaya evet abartmıyorum neredeyse bir haftaya yakındır bizim çantalar hazır. Aynı dedemle anneannem gibi olduk bizde.

Doktorum kapıdan girip bu sabah aldığımız kan değerlerin daha da iyi derse, çıkış biletimizi kesse bizi kimse daha fazla tutamaz sanırım bu odada. Start verildiği an uçak saatimiz uymasa bile hastaneden kaçarcasına koşarak çıkıcaz sanırım o ayardayız. Havaalanında beklemek daha iyi gelebilir sanırım ruhumuza, dahada yakınlaştığımızı hissederiz o zaman canım oğluma ve aileme.

Eyyy kan değerlerim sana sesleniyorum biran önce toparlan çantalar, oğlumun hediyeleri ve biz çoktan hazırız. Doktorum yarın sabah geldiğinde Gamze hanım hağla nazlanıyorlar lafını duymak istemiyorum. Özledim çok özledim yavrumu anla beni… Hem bak ne giyecek temiz üst baş kaldı 🙂 o kadar acil gitmemiz lazım eve yani… Bana bir torpil geçsen yarın sabah çok sevinirim eyyy trombositlerim sizi seviyorum kıpraşın biraz.

SEVGİLER, SAĞLIKLA KALALIM…

23 Nisan Kutlu Olsun

Standard

Tüm çocukların, Atakan’ım senin 23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramını yürekten kutlarım. Annecim birkaç yıl sonra inşallah okula gidince bende, bugün bir çok annenin yaşadığı mutluluğu yaşayacağım. Sen okul kutlamalarında çocuk bayramınızı kutlarken, babanda bende sevinç gözyaşlarıyla seni seyrediyor ve o mutlu günü fotograflıyor olacağız. Seninle gururlanıp, kalbimiz yerinden çıkarcasına heyecan yaşayacağız. O günleri sabırsızlıkla bekliyorum annecim. Seni çok seviyorum canım yavrum.

Sevgiler, Sağlıkla kalalım…

Yazıyı bitirip yayınladım aslında ama o sırada Atakan aradı. Biliyomusun 23 Nisan’ı Atatürk hediye etti dedi. Bende evet annecim Atatürk düşmanı yendi 23 Nisan’ı çocuklara hediye etti deyince nasıl YAŞAAAASIIIIIIIINNNNN diyerek cevap verişi vardı, aferin annecim sana. Bayrak astık biz balkona dedi, bugün bayram çünkü. Geçen sene aynı çoşkuyu oğlumla ben yaşamıştım, şimdi telefondan onun çoşkusunu tekrar hissettim. Nice güzel bayramlara canım oğlum…

TEKRAR SEVGİYLE VEEE YAŞLANANA KADARA SAĞLIKLA KALMAYA…

SİHİRTOZU

Standard

Bu yavrunun benim üstüm de sihirtozu etkisi yarattığı kesin.

Şimdi konuştuk,

Yaaaaa ben, senin hortmanınıııııı yerimmmmmm canım yavrum benim.

Dışarı çıkmışlar Bostanlı sahilinde ki parka gitmişler, uçurtmayla uğraşıyor dedem ama olmuyor diyerek, bir güzel havadis verdi önce, sonrada hortmanımı beğendin mi annecim dedi. Her hortman dediğinde biii gülesim gelir zaten bu arada hortman demek eşortman demektir Atakan’cada. Hortmanına bayıldım çok yakışıklı olmuşsun dedim, güldüm.

Aşkım niyeeee gülüyosun deyip Atakan’da başladı gülmeye. Nasıl kahkaha atıyor ama ömre bedel. Annecim hortmanına bayıldım nasılda yakışmış oğluma dedim. Atakan her akşam bana dişlerini fırçalayıp telefon açar bak mis gibi olmuşmuyum annecim der kocaman bir hhhoooohhhhhhhhh hoh yapar. Bende ooooo mis gibi içime çekerim. Sanırım anne beni telefonda görüyor hissini yaşıyor canım yavrum. Geçenlerde olayı abarttı hatta bir telefon görüşmesinde hediye bir terlik getirmişler Atakan’a onu gösteriyor bana gördün mü bak çok güzel terliklerim dedi, bu kadar değil bu sabah yazı tahtasına araba çizmiş annecim nasıl oldu diyor.

Yazdıklarımı okuyunca üzüldüm başlarken çok iyiydim. Hortmanımı beğendi mi lafını uzun bii süre telefonu kapatınca tekrarlayıp gülmüştüm aslında, şimdi görüyorumda bu yaptıkları Atakan’ın neydi. Ben isim veremedim doğrusu. Davranışlar ve gözlemlediklerim, kesinlikle danışmam lazım ilk defa Atakan’la alakalı bir konuda kendim cevapsız kaldım. Bizim yanında olmamamız onu etkiliyor biliyorum, ama bu kadar mı??????? Koca bir soru işareti…

Sonra telefon konuşmamız şöyle bitti  ”’Annecim gökyüzüne bırakacağınız uçurtmayı ben burdan belki görürüm, ve ona seni ne kadar özlediğimi söylerim, Heyyyyy uçurtma oğluma selam söyle derim tamam mı oğlum”’

Oleyyyy yaşasın dedi.

Koca yürekli, gönlü güzel, beklemeyi bilen, sabretmeyi bu yaşta öğrenen canım yavrum benim çok az kaldı annecim. SENİ ÇOKKKK SEVİYORUM.

SEVGİLER, SAĞLIKLA KALALIM…

Sensiz, akıp giden günler

Standard

Hava karanlık bugün ben de öyle, yağmur da yağıyor sanki kalbime… Oğlumu çok özledim ama eve gidip bir hafta, on gün içinde tekrar döneceğim için sevinemiyorum bile gideceğime… Hoş gitme biletim bile kesilmedi daha doktorum tarafından. Sıkkınım işte. Haftasonları daha üzgün mü olur kalbim nedeni sanırım, haftasonları aileler hep birlikte başlarlar yeni bir güne, o zaman ne havanın karanlık olması ne de yağmur etkiler insanları. Çünkü hep beraberlerdir, aile olmanın mutluluğunu hissedenlerin keyfine diyecek yoktur. Hele birde evladınız yanınızdaysa…

Oğlum, Atakan’ım bu yazıyı seni çok özledim, seni çok seviyorum, yanında değilim diye çok pişmanım diyerek sonsuz kere yazabilirim defalarca. Kötüyüm annecim sonunda umudumun olduğu ama bir o kadar da endişelerimin olduğu günler akıp gidiyor sensiz.

Kanser hastası olmak

Standard

Birkaç dakikalığına benim gibi, yada bu hastalığı yaşayan diğer insanlar gibi hissetmek için sadece birkaç dakika olsun bu tabi ömrünüzde, yerinize koyarmısınız bizi…

Doktor demiştir kansersin diye, dediği an savaş başlar aslında. Bedeniniz kendindeki değişikliliğe inanamaz. Siz hiç inanamazsınız kanserin bedende yarattığı güce, bu kadar nasıl güçlü olabilir.

Sabah kalkarsınız yataktan adım atmaya haliniz yoktur, halbuki dinlenmiş olmalısınız değilmi onca uykudan sonra. Zorla adım atarsınız elinizi-yüzünüzü yıkamak istersiniz. Ama sıvı sabuna bile basacak haliniz yoktur. O an şaşarsınız yok artık diye ama gerçek bu, ben sıvı sabuna bile basamadığım için klozetin tepesinde hüngür hüngür ağlamıştım hatırlıyorum.

Sonra minik yavrunuz kalkar yataktan, uyanır uyanmaz oyun ister bütün ter bezleriniz çalışana kadar çaba sarfedersiniz çünkü annesiniz. Ama hep çaktırmadan yavrunuza yavaş yavaş hareket edersiniz.  Nederse yaparsınız hiç üşenmeden kanseri o an ben yenicem dercesine. Başka çareniz yoktur o an üç yaşına bile girmemiş afacanınız gözlerinizin içine bakıpta birşey anlamasın diye. Çünkü hastanedeki yatak boşalana kadar zamanınız vardır yavrunuzun her istediğinin annesi tarafından yapılmasına. Her saniye değerlidir, hastaneden ne zaman haber gelirse bavulunuzu evden alıp gitmek için hazırsınızdır.

Öğle uykusu saati gelmiştir yavrunuzun ”’Anne beni salla der”’ kemiklerim çok ağrıyor dayanamıyorum Atakan sallamasam olur mu demeye hiç hakkınız yoktur. Tabikiiiii Annecim derim güzel bir ses tonuyla, çünkü anneyim, acımı hissetmem ben. Tam zorlada olsa tombik yavrunuzu bacağınıza yastık koyup yerleştirmişsinizdir, başlarsınız ninni söylemeye masal ister. Tamam sen yat ben getireyim dersiniz. Yatakdan inip adım atmaya haliniz yoktur o kadar halsizsinizdir. Yan odadan gidip masal kitabını aldığınızda nefes nefese kalmışsınızdır. Nefesinizi düzenlemek için harcadığınız çabaya siz bile şaşarsınız. Bu masal nasıl bitecek diye hiç düşünmeden aralarda bolca derin nefes alarak masalı tamamlamaya çalışırsınız. Kan ter içinde kalmışsınızdır, kalp atışınız, nabzınız üst sınırlardadır. Ama annesiniz yapacak birşey yoktur. Yavrunuz uykuya dalar, gözleriniz kapanır bir kanser hastasına göre olağanüstü bir performans yapmışsınızdır ama uyumak size yoktur. Evdeyken uykuda harcanacak kadar bol vakitiniz yoktur. Yavrunuz uyur siz onu izlersiniz gözünüzü kırpmadan. Dua edersiniz bugünde hastaneden yatak boşaldı haberi gelmesin diye. Bu bedeniniz için ne kadar zararlıdır bilirsiniz bir saat bile değerlidir belki bu hastalıkda biran önce kemoterapiye başlamak ama dedim ya SİZ ANNESİNİZ. Hiç bir önemi yoktur birgün daha Allahım izin ver bana oğlumun yanında kalayım birgün daha diyerek dua edersiniz. Yavrunuz uyuduğunda ancak ağlarsınız sessizce, başka türlü gözünüzde yaş görmemeli çünkü. Uyanır, yavrunuzun hayatı kaldığı yerden devam eder ama haber çoktan gelmiştir minik kuzunuz uyurken. Hadi derler yavrunuzdan bu hastalık yüzünden ayrılırsınız, sevdiklerinizdende. Ağlamaya haliniz kalmamıştır, evden çıkana kadar sadece gözyaşınızı akıtmadan tüm sabrınızıda yanınıza alarak oyun oynarsınız, ortada hiçbirşey yokmuşcasına.

Kalbiniz sessizce konuşur,

Ben gidiyorum annecim, belki de ölüme gidiyorum, belki de kurtulmaya bende bilmiyorum sonumuz ne olacak. Ama ruhumu senin yanında bırakıyorum ve seni Allah’a emanet ediyorum canım yavrum. Bedenim ya belli bir süre yanında olmayacak, ya da sonsuza kadar yanında olacak… Dedim ya bende bilmiyorum sonunu. Ama seni çok sevdim, sen hayatıma girince babanla ben sanki senin için yaşadık bunu hiç ama hiç unutma. Her anne diye ihtiyacın olduğunda avucuna bıraktığım öpücüğü düşün canım yavrum. Seni çok seviyorum ve hep seveceğim unutma bunu.

Benim bu anlattıklarım evden ayrılmadan yaşadıklarım. Birde bunun tedavi başladığı andaki kısımı var. Kemoterapinin etkisi bedeninizi ne hale getiriyor ona şuan hiç girmiyorum bile. Peki ya psikolojiniz ne kadar sağlam olursa olsun, çöküntünün altında kalıyor resmen o konuyada girmiyorum. Ne kadar zor değil mi?

Bu yazdıklarım emin olun yaşadıklarımın ya da bu hastalığı yaşayanların binde biridir anlattıklarım. Peki vicdanı olan neden sırf üşeniyor diye hayattayken kanıyla can olmak istemez. Ben buna anlam veremiyorum. Sadece bir tüp kan verip, bir hayata can katmak istemez…

Şunu unutmayın eğer ilik bekleyenlere siz yetişemezseniz kanınızla can olmazsanız. Azrail yetişip o canı alır. Vebali kimin boynuna. Rabbim bu hastalığı vermiş ama tedavisinide vermiş. Bundan sonrası sizin tercihiniz. Belkide yazdıklarımı kendi yerinize birkaç dakikalığına koyamadınız bile, buna bile gücünüz yok. AMA BİZ BUNLARIN FAZLASINI YAŞIYORUZ UNUTMAYIN.

Haydi TÜRKİYE bunu yapabilir. Bakanlıklara ulaşabilir bunun için hastanelere bütçe çıkartabilir. Size düşen sadece BİR TÜP KAN.

KANINIZDA HAYAT VAR UNUTMAYIN…

İtalyalı

Standard

Duydum, duyduğuma inanamadım. Ben, sevdiğim, annem-babam, kardeşim sevinçden ağladık bu sefer. O an hemen oğlumu düşündüm, eğer herşey yolunda giderse hücreler hücrelerime uyarsa Atakan annesiz kalmayacaktı.

İtalyalı kim olduğunu nasıl merak ediyorum bir bilsen, keşke tanısam seni… Uzatsam kollarımı sana sarılsam, yaslasam omzuna başımı anlatsam içimdeki yangını, oğlumu, sevdiğimi, ailemi anlatsam sana… Hakkın ödenmez bilirim ama sana defalarca, milyonlarca teşekkür etsem. Sonra sizi ve ailenizi evimizde misafir etsem, günlerce aylarca yıllarca ağırlasam sizi misafirimiz olsanız. Yinede dedim ya hakkınızı ödeyemeyiz. Bundan sonra siz ve aileniz benim ve ailemin dualarına girdiniz. Ben bu savaşa başladığımda tüm dualarımda bu tedaviye başlarken Allah’ım bu tedavim sular seller gibi aksın gitsin ve bu hastalıkdan tek bir zerre kalmasın vücudumda dedim. Bu önce Rabbim’in sonra sizin bana vereceğiniz hücrelerle olacak sanırım.

ALLAH’IMA ŞÜKÜRLER OLSUN.

Bu ilik nakli başarılı olursa, sonunda da yaşam olursa Atakan’ın hayatı nasılda değişecek. Oğlum canım yavrum şanslı olacak. Annem nerde, baba demiyecek. Sevdiğim bu zor soruya cevap vermek zorunda kalmayacak. Bu ne kadar büyük bir şans. Hep derim bir evladın en büyük şansı sağlık içinde anne-babasıyla büyümesidir. Bunu benim oğlumda yaşayacak. Bu ne kadar büyük bir mutlulukdur. Değerini bilene tabi, belkide kimileriniz bu güzel, büyük ayrıntıyı unutuyorsunuzdur. Ama unutulmaması gereken çok önemli bir konu.

Ben hep Atakan dedim ama, peki ya annem-babam. Allah kimseye, hiçbir anne-babaya evlat acısı göstermesin bunun önemini atlamıyorum. Şunu derim dualarımda sıralı ölümler olsun hepimiz için inşallah. Peki ya kardeşim her başı dara düştüğünde abla diyebilecekti.

Ve sevdiğim içi yanarken Atakan’ın yüzüne gülmek zorunda kalmayacak.

Son yazdığım paragrafı okudum, nasılda herşey bitmiş gibi, herşey yolundaymış gibi, ben sağlığıma kavuşmuşum gibi yazmışım.

Eyyyy sevdiğim İTALYAN, siz Atakan’a annesini, sevdiğime sevgilisini, anneme-babama evladını, kardeşime ablasını vereceksiniz. Herşey yolunda gitsin ne olursunuz. SİZİ ÇOK SEVEN BİR AİLENİZ VAR ARTIK TÜRKİYE’DE BUNU UNUTMAYIN NE OLUR. ÇOK AMA ÇOKKKK MİNNETTARIM SİZE, TAM OLARAK DUYGULARIMI BİLE ANLATAMIYORUM İNANIN ÇOK MUTLUYUM. DİLERİM TÜM İLİK BEKLEYENLER BENİM VE AİLEMİN YAŞADIĞI BU MUTLULUĞU YAŞASIN, GÖNÜLDEN DİLERİM.

ÇOKKK AMA ÇOKKK SAĞOL İTALYAN, KOCAMAN SARILIP, KOCAMAN ÖPÜYORUM SENİ VE AİLENİ…

Sağlıkla Kalalım, Sevgiler…

Not: Bu yazıdan hiç haberin olmayacak belki, kime hücrelerini verdiğini hiç bilmeyeceksin ama yinede milyonlarca TEŞEKKÜRLER…

Ağlayın ailem, umut kapımızdan mucize içeri girdi

Standard

”’Ana başta taç imiş, her derde ilaç imiş, bir evlat bin olsa da, yine Anaya muhtaç imiş”’  dedim gözyaşı döktüm. Sizlerde benimle birlikte ağladınız. İçimdeki sancıyı, ben gibi, benim annem gibi, siz annelerde hissettiniz. Yüreği olanlar Atakan annesiz kalmasın diye, hep birlikte çığlığımıza ortak oldunuz. Bunun hakkı ödenmez bilirim. Hele yaptığınız dualar Allah katında kabul görsün inşallah.

Üç ay kaldı dediler, uygun donör ya bulunacak, ya bulunacak dediler… Derken masanın üstünden kaldıramadılar kafalarını, doktor bu kadar ümitsizse hasta nasıl umutlu olabilirdi bir düşünsenize.  Heleki bu hasta evde bu hastalıkdan dolayı ikinci kez minik yavrusunu eve bırakıyorsa…

İnanın hiç umudum yoktu, yavrumdan ayrılırken o son kez ayrılış bakışını ruhumda anlatan kelime bulamazsınız. Anneyim yaa anneyim ötesi yok bunun. Ne kadar çığlık atsam yalnız bırakıp gidiyordum onu küçük bedenini bir başına, annesiz… Ölüm her daim burnumun dibindeydi…

Derken, Allah’ım sizleri çıkardı karşıma, güçsüzlüğüme güç katmaya gelmişsiniz belli, yaptıklarınız her geçen gün umut kapımı araladı… Moral üstüne, moral oldunuz buna gerçekten gönülden diyorum. Memleketim insanıyla çok onurlandığım, gururlandığım anları yaşattınız bana, insanlığın ölmediğini tüm Türkiye ile banada sizler öğrettiniz. Yalnız değilsin, seninleyiz dediniz…

Öğrendiğimde, ne tansiyonum, ne nabzım, ne vucüt oksijenim normaldi. Doğru mu duymuştum duyduklarımı. Tam uyumlu donör bulundu haberi gelmişti. Önce Allah’ıma şükrettim. Arkadan sevinç çığlıkları. Gözü yaşlı annem, babam, kardeşim,eşim ağlayın yaa ağlayın bu sefer sevinçden ağlayın… OLLEEEEYYYYYYYY bulundu işte Atakan. Anneciğin bu kursdan zafer plaketi alarak çıkacak beee canım yavrum.

Önümüzde zorlu basamaklar var biliyorum ama çok mutluyum işte mutluyum. Elimizde kansere inat, ona savaş gösterebileceğimiz bir silahımız artık bizimde var.

Şimdi herşey yolunda giderse ben de yaşayacağım ATAKAN. Seninle büyüyüp, babanla yaşlanacağız.

ARTIK BENDE GELECEĞE YÖNELİK HAYAL KURABİLİRİM.

SAĞLIKLA KALALIM, SEVGİLER…

Desteğin Kralı yine bizimle, unutmaz demiştim :)

Standard

Biliyordum Okan BAYÜLGEN unutmaz.

Gözlerindeki gerçeği ben gördüm desteğin kralından. Olacak bu iş, kurtulacaksın, inan dedi. Mucize gerçekleşeçek dedi. O zamanlar hiç ümidim yoktu takip edenler bilir. Desteğin kralı bunun bir haber olarak kalmayacağını, kampanyanın üstü toz bulutu ile kaplanınca, herkes unutunca ben tekrar destek vericem dedi, söz verdi. Veeee yaptı bu akşam yine programında bizleri unutmadığını hatırlatıcak. Benim İzmir’deki hocam Mehmet Ali ÖZCAN ile birlikte. Tüm lösemi hastalarının, ilik bekleyenlerin bir kez daha sesine güç katacak.

TV8 Kanalında, Saat 23:00 Lütfen izleyelim lütfen…

Havaalanı

Standard

23 Mart 2012 Cuma 15:10 uçağı için Adnan Menderes Havalanındayız. Gözüm yaşlı, bedenim yorgun, canım kardeşim getirdi bizi. Beni önce Allaha emanet etti, sonrada Emrah abisine emanet etti. Ağlama Ozan’ım güçlü ol dedikçe sen İzmir’i düşünme, bakma bana diyordu. Nasıl bakmam gözünün yaşına, dört yaş var kardeşimle aramda ama Atakan gibi düşünürüm onuda.

Valizleri indirdiler arabadan, son bir öpücük ve son bir kez daha içten kopmak istemezcesine sarıldık birbirimize kardeşimle. Gözden kaybolurken ben son bir kere daha döndüm Ozan’ıma, yumruklarımı kaldırdım havaya, olucak bu iş, kazanıcaz bu zaferi diye bağırdım avazım çıktığı kadar…

Girdim havaalanına ağzımda 3M maskem, kafam keltoş hiç bone felan takmıyorum. Sıkıntım bana yeter zaten bir de o bonenin beni bunaltmasına izin vermedim. Kim bakarsa baksın, kim acırsa acısın halime o an hiç birşey umurumda değil. Bir yandanda yüksek ateş var tabiki.

X-Ray ışınlarının arasından geçemeyeceğimi söyledim görevlilere sağolsunlar zorluk çıkarmadılar. Valizleri teslim ettik. Başladık beklemeye, derken Ozan’ım kardeşim aradı dur abla gitmeyin dedi. Neden dedim, Atakan…

Atakan’ın zıbını arabada kalmış, gitmeyin gelsin alsın abim dedi. Aaaa o arada elimdeki zıbını unutmuştum arabada. Emrah bir kenarda bekletti beni, zıbını almaya gitti.

Ben yavaş yavaş yürüyorum Emrah’ı beklerken,

Neden bakıyorlardı bana, ne vardı ki bende, hadi düşüncelerinizi içinizde saklı tutmayın, kafası keltoş, boyunu yaralı bantlı, neden böyle diye meraklı gözlerin sorularıyla doluydu üstümdeki bakışlar. Acaba ne kanseriyimdir diye merak etmişsinizdir diğmi. Sonra bana acil şifalar istemişsinizdir, sonra da kendi bedeniniz için Allah’ım sen koru beni ve sevdiklerimi demişsinizdir.

O an içimden bir haykırış geldi ki, içimden bakmayın, acımayın, gidin donör olun donör diye bağırıp çağırmak istedim… Neden olmadınız diye bende gözlerimle sordum onlara. Ama cevapsız bakışlar vardı ortada, evet ben çok üzgünüm biliyormusunuz, bu hastalık yüzünden ben bebeğimden, ailemden, yuvamdan ayrıldım ama sizler bana destek olursanız yaşarım biliyormusunuz diye aktı gözyaşlarım. Benim gibi ilik bekleyen hastalara ne olur gidin bir tüp kan verin, kanınızla canımıza can olun… DEDİM…

Dedim ama hepsini içimden dedim. Tıpkı bana bakan, acıyarak bakan insanların bana dediği gibi sessizce…

Ne olur ben savaşıyorum, bir çok savaşan insan olduğu gibi bende onlardan biriyim. Ama sizler bizlere yardım etmezseniz, yakındır toprak altına girmemiz. Şuan sağlıklısınız belki ama yarın, yarın peki nasıl olacağınızın garantisi varmı, hayır yok… Sizler hayatdayken sağlık yerindeyken cana can katıcaksınız, HAYDİ TÜRKİYE DUY SESİMİZİ…

Ne kadar çok bir tüp kan toplarsak, ANKARA İBN-İ SİNA HASTANESİ MERAL PEKSAÇ HOCA VE EKİBİ O KADAR ÇOK SEVİNİYOR. Umut kapıları çoğalıyor diye.

Ya yarın sizin ya da yavrunuz içinde bir tüp kan aranırsa sadece bunu düşünün.

SAĞLIKLA KALIN, AMA HASTALARI UNUTMAYIN…

Nurturia annelerinden sadece biri

Standard

Nurturia annelerinden sadece biri Esin BARIŞ. Teşekkürler.

 

Nasıl başlasam bilemiyorum aslında hiç bi zaman Gamze kadar iyi ifade edemedim çünkü kendimi…

“seyahate giden anne gibiyim”yazısıyla tanıştım seninle…tüm duyarlı anneler gibi ağlaya ağlaya okudum sonra sanki günlerce ben gamze oldum…benimde oğlum var 11 aylık şimdi seninle tanıştığımdan beri daha farklı sarılıyorum oğluma…
gamzeyle ilk tanıştım anda karar verdim 1 tüp kan göndermeye….ama bebeğimin rahatsızlığı,havaların soğuk olması derken 1 ay ertelemişim meğer bu kan işini…

aklımı başıma getirense çok acı bir olay oldu…

16 martta dünyalar tatlısı neşe dolu öz olmasada öz kadar cana yakın fatma ablam beyin kanaması geçirdi…18 martta beyin ölümü derken 20 martta vefat haberini aldık…onun için yapabileceğimiz hiçbirşey yoktu 4 yaşındaki minik selen hiç hesapta yokken annesiz kalmıştı..
ama atakan’ın daha annesiyle geçireceği çok gün vardı…

16 mart gecesi fatma ablanın haberinin üzüntüsü gamze nin de bloğundakileri tekrar okuyunca onların etkisinde yattım. eşim nöbetteydi bense oğlum heran acıkıp kalkar diye uyumakla uyumamak arasında gidip gelmeye başlarken oğlumun mıkırtısını duyduğum anda rüya gördüğümü fark ettim karşımda gamze “oğluma yardım et lütfen”dedi…

ertesi gün c.tesi kargolar çalışsada pazar dağıtım yapmıyorlar diye hastaneye ve kargoya 20 mart günü gidebildim..önce devlet kapısı bilirler yardım ederler diye devlet hastanesi gittim acile yönlendirdiler ordan polikiliniklere ordan direkt laboratuvara…ama kimsenin yapılacaklarla ilgili tek bir bilgisi yoktu üstelik Lüleburgaz Devlet hastanesi laboratuvar sorumlusu Sn türkan Hn. böle birşey yok isterseniz direk başhekimle görüşün dedi.. onuda aradım altı üstü 2 tüp kan aldırıcam ben göndericem bağış yapmak yardım etmek bu kadar zor mu diye diye önüme çıkanlardan yardım isteyerek ama sonuçsuz bi şekilde kucağımda bebeğimle hastanede 45 dk dolandım sinirden gözlerim dolarak ayrıldım hastaneden…

belki sağlık ocağında halledebilirm diye tlf.la aradım ama istenilen tüplerden ellerinde olmadığı belirttiler ayrıca benim gibi birkaç kişininde sorduğunu söylediler bunu duyunca demekki buradanda gönderenler var diye sevinerek moralim biraz düzeldi…

madem başladım ben bu işi özel hastanede de hallerim diyerek oğluşumla devam ettik yola Lüleburgaz Özel Derman Hastanesi ne sorduk çok şükür ki çalışanların yardımıyla halletik ve gönderdik oğlumla 2 tüp kanı başta gamze ve atakan a ya da bizden umut bekleyenlere…

Sen çok güçlü bi annesin Gamze…. bundan sonrada herşey umarım çok daha iyi ve yolunda gidicek gamzecim.Atakanla ayrı geçirdiğiniz zamanın acısını çıkarıcaksınız…atakan büyüdüğündeyse görücekki annesi kimlere ulaşmış,oğlu için neler başarmış…sarılıcak sana o zaman öpüp koklıcak işte o zaman seni doya doya…
sen bize,biz size yaptığınız aktiviteleri anlatıcazki beraber büyütelim evlatlarımızı…

öncelikle kanı geç gönderdiğim için senden ve nakil bekleyen tüm hastalardan burdan özürdilerim Gamze’cim.

ve son olarakta zor sınavdan geçtiğin ama hepimiz kazanmanı beklediğimiz bu sınavdan Allah’tan dularımızı eksik etmeyerek bize ulaşabildiğin için ve bize öğrettiklerin için teşekkür ederim Gamze’cim…