Monthly Archives: Kasım 2011

Şirinler aramızda

Standard

1 sinemadan sonra 1 de tiyatroya gitti.

Gidene kadar sordu anne tiyatro ne demek, anne şirinler benim yanıma gelirmi, şirinlerle ne oyunu oynayacağız. Keşke onlar bizim eve gelseydi daha bir sürü şey… Tiyatro salonundaki çocukları görünce sevecen oğlum aralarına kaynaşmakda sıkıntı çekmeden oyuna başladılar bile. Bu çocukların kaynaşmalarına hastayım zaten ama Atakan’ım farklı gözlemliyorumda, hemen selam veren, oynamak için biran evel çocukların yanına sokulan, bazı yabani çocuklar olur ya bazen onlara bile yavrum gider tüm sevecenliğiyle ve samimiyetiyle…  Tiyatroya girince önce şaşırdı. Ben burdan görebilecekmiyim anne dedi. Hemen babasıyla montlarımızı katlayıp üst üste koyarak Atakan’ın oturacağı yeri yükselttik.Sevdimi yoksa öylemi davrandı tam anlayamadım ama tiyatroyu harfiyen dinlediğikesin. Çıkışta ne olduysa bize tam olarak anlattı.

Güzel değişik oldu yavruma. Dönüşte vapurla döndük evimize çok hoşuna gitti… Denizin üstünde oluşan köpüklere bayıldı. İnince güvercinlere yem attı. Anne hepsini yediler yemlerin ama hağla doymadılar, demesi komikti. Giderken güvercinlere hadi ben evime gidicem sizde artık evinize gidin aklım sizde kalmasın dedi. Daha neler duyucam acaba senden canım yavrum.

Ne zaman oldu tüm bunlar…

Standard

Dün akşam yemek yendikden sonra babasıyla odasında oyun oynayan canlarımın yanına gidip biraz da müzik açıp dans edelim dedim. Dedim demesine odaya adım attığım esnada Atakan’ım şöyle biir baktı bana ODAMA DAĞINIK DEME LÜTFEN ANNE dedi. Şaşırdım, yıkıldım, çöktüm kaldım… Ben böyle bir anne değildim ki. Son zamanlardaki farklı yaklaşımlarım yavrumu çok etkilemiş meğer… Biraz sıkıntılarım ev yaşantımada değdi farkındaydım ama yavrumu bu kadar etkilediğinin farkında değildim…

Karar verdim bu hastalık tekrarlanacaksa bile o zaman düşünüp önlem almaya… Şu yaşadığım anı zehretmemeye…

MUTLU OLMAK VE MUTLU KALMAK MADEM Kİ BİR SEÇENEK BEN MUTLU OLMAYI TERCİK EDİCEM ARTIK. KAFAMDAN O KANSER LAFINI SİLİCEM…

İki lafın biri sensin…

Standard



Babanla konuşmalarımız hep sen. Yapmayalım desekte dönüp dolaşıyor konu sana geliyor.

Az öncesine kadar  yine seni konuştuk.  Eskiden olsa. Neyse… bu da bizim seçimimiz 🙂

Konuştuğumuz; sen ve senin yaptıklarınla dumur olduğumuz anlarımız. Ne zaman büyüdün ne zaman bu hağle geldin. Muhteşem kimliğinle bizi şaşırtmaya devam etmelerin çok hoşumuza gidiyor…

Neyse, ne diyordum?
İki lafın biri sensin

Kahvaltı eğer vücudun enerjisi ise, Şükür egzersizi, ruhun enerjisi.

Standard

İnsan ütü yapabilmesine şükretmeli mi?Neler mi diyorum?Ben ki ütüden hiç hoşlanmam bilenler bilir.
Peki bu başlık nereden çıktı derseniz şöyle anlatayım; her pazartesi gibi Aykut Oğuttan gelen pazartesi sendromuna son verdik maillerinden biri geldi.Bir hafta boyunca her sabah ver her akşam 10 dakikanızı hayatınızdaki şeylere şükretmeye ya da teşekkür etmeye ayırın diye.En sonuna da eklemiş “Kahvaltı eğer vücudun enerjisi ise, Şükür egzersizi, ruhun enerjisi.”
Ben de bir kaç gündür akşamları uyumadan önce hem iyi şeyler düşünmek adına hem de rahatlamak adına güzel hayaller kurup,şükretmeliyim diyordum.Tabi uyku artık eskisi gibi asılı değil tavanlara,pıııt diye uyuyorum.Neyse ben dün sabahtan itibaren başladım.Sabah Atakan uyurken ütü yapıyordum ve 10-15 dakika aklınıza gelebilecek veya gelmeyecek her şey için şükrettim.Akşam da devam ettim.Mesela yürüyebildiğim için şükür ettim.

Oğlumun yanında ve sevdiklerimin yanında olabildiğim için şükrettim. Nefes alabildiğim için, iyileştiğim için, kendi başıma evimin işini yapabildiğim için şükrettim ve daha neler neler…

Ağlamak

Standard
Ağlamak rahatlatır değil mi insanı?
Ben ağlamaya başladığım zaman, kolay kolay nokta koyamam.
İlk gözyaşım son sıkıntım için düşer…
Sonra süreç tersine işlemeye başlar…
Gözyaşları çoğalır geçmiş sıkıntılara doğru, daha da çağlar…
Ve artık neye ağladığımı unuturum…
Tek eylemim, tek isteğim ağlamak olur…
Ve bir kere ağlamaya başladım mı…
Bir süre olur olmaz herşeye gözlerim dolar…
Bak bunu yazarken bile doldu işte…
Yok yok…
Ben ya önümü göremiyorum ya da yürümeyi beceremiyorum!!!  Her şey yolunda giderken neden böyleyim.

Keyif

Standard

Sabah iyi kalktım aslında. Keyfim yerinde. Üstüne giydiğim elbiseyi de yakıştırdım kendime. Buna bir makyaj lazım deyip, makyaj bile yaptım hem de…

Ama yollar… Her zaman keyifle götürmüyor seni gittiğin yere…

Yine dile getirmekte zorlanacağım. O yüzden bugün moralimi düzeltecek şeylerden bahsedeyim, olumsuzlukları görmezden geleyim… Günlük yaşantımda.

:) Gidişat

Standard

Yokum ne zamandır elim gitmedi bloğuma. Yaşamımızda güzel şeyler oldu büyük bir borca girip güzel bir ev aldık. Pişmanmıyım bilmem. Mutlu olamadım hevesim kırıldı birden neden bilmem…

Atakan’nım benim çok şaşırdı daha alışamadı taşınmamıza desem yeridir. Sürekli biz eski evimize gidelim burası bizim evimiz değil neden eşyalarımız, arabalarım, yatağım burda ben burda uyumam… Derlerdi taşınma çocuğun ruh haline iyi gelmez diye harbiden biz bu duyguyu üst sınırlarda yaşadık…  Halen da bitmiş değil…  Heleki arabamızın satılmasına çok pis bozuldu yavrucak… Parayı verelim arabamızı bize geri versinler dediğini bile duydum sonunda…  Ama güzel özenli bir yuvamız oldu… Sevdim burayııııı… Atakan’lada taşınmak yerleşmekti derken biraz boşladık ama herşey yavaşça düzene girecek inanıyorum buna… Yarın Şirinlerin tiyatrosuna gidicez… Türkan Saylan Kültür Merkezindeymiş.  Umarın hoşuna gider yavrunun. Haftada bir götürülmeye karar verildi babamızla… Bu aralar toparlanana kadar biraz daha parasal yönden uygun aktiviteler yaparak zaman geçirmeye karar verdik…

Sevgilerrrrr….