Monthly Archives: Mart 2012

Ağlama artık, oğlundan mektubum var

Standard

Ağlama gönlüm, ağlama… Akıtma artık gözyaşını yanaklarına, ne peçeten kaldı, ne gözyaşın. Kaderini düşünüp yanmasın için, suskunluğunu da boz hadi. Kalbine dönüp bakma artık, içine akıttığın gözyaşınada son ver.

Bak duymadın mı oğlundan mektumun var…

KAHRAMANIMMM’A
Bana anlattığın masallar gibi bu yaşadığımız Anne…

Başı kötü başlayan ama sonu çok güzel bitecek bir masal bu… Belki ayrıyız, özlem, hasret, acı  doluyuz ama sonu birbirimize kavuşmaksa bu küçük bedenimle, küçük yüreğimle dayanırım be Anne…
Sanma ki kırgınım, kızgınım sana, içimdeki tek şey özlem Anne. Ben küçücüküm ama içim hasretle büyüdü Anne…
Ben senin, babamın oğluyum, öğrettiklerinle, emeklerinle güçlü bir çocuğum ben. Kırılamam, kızamam sana. Savaşın ilk önce benim için ben bunu biliyorum Anne ve bunu bildiğim için umudum büyük, içim özlem dolu ama coşkulu.  Çünkü sen kazanacak, tez zamanda geleceksin Anne.
İşte o gün hasret bitecek, o kötü günleri, ayrı kaldığımız günleri yaşanmamış sayacak, bıraktığımız yerden devam edeceğiz Anne.
Üzülme doğum günümde yanımda yoksun diye…

SEN içimde, yüreğimde, nefesimdesin Anne. Mümkün olsa elimi tutar, sarılırdın, öperdin iyiki doğdun, iyiki benim yavrumsun derdin… Olsun be Anne biliyorum az kaldı bitecek bu kurs, geleceksin yakında. Daha nicelerini kutlayacağız güle oynaya..
Annem, Kahramanım, Hayat Pusulam İyiki Benim Annemsin, İyiki Senin Gibi GÜÇLÜ, SAVAŞÇI, FEDAKAR, KAHRAMAN BİR ANNEM VAR…
Senin oğlun olduğum için, insanlara umut olduğun için, hayat verdiğin için seninle gurur duyuyorum Anne..
İyiki Doğdum, İyiki Senin, Sizin Oğlunuzum ve İyiki Kahramanımsın Anne…
Birlikte Nice Yaşlara Annem…
Seni Çok Seviyorummm..

Oğlun Atakan

Facebook sayfasından bana destek veren güzel gönüllü insanlardan biri IŞIK GÖZLÜ ARDAM. İzin aldım kendisinden Atakan’ın ağzından yazdığınız bu mektubu blog sayfama koyabilirmiyim diye. Sağolsun izin verdi ve ekledi; Atakan kuşlara, kuşlarda bana anlatmıştı bende kaleme aldım dedi. Ben çok defa okudum bu yazıyı burayada eklemek istedim.

SEVGİLER, SAĞLIKLA KALALIM.

Yarın için ne denir ki

Standard

Binlerce kez özür dilesem affedermisin beni. Senden çaldığım günlerin hesabını nasıl öderim annecim. Ama hastanede yattığım sürece hep aklımdasın, seninle nefes alıp veriyorum inan ki. Baban yarının senin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum deyip gözlerinden akan yaşları silerken, içim yandı.

Evet önemliydi senin doğum günün benim için gerçekten önemliydi. Bazılarımız doğum gününe mum üflemek olarak bakar belki.

Ben pastada ki o mum üflenirken, hüzünlenirim;

Senin doğduğun günü hatırlarım, bizim evimizin neşesine neşe kattığını hatırlarım, seni kucağıma verdiklerinde o mis kokunu hatırlarım, seni kucağıma verdiklerinde saydığım el-ayak parmaklarının onar tane olup Allah’ıma şükrettiğimi hatırlarım, hamileyken sana yaptığım kıyafet alışverişinin bana kattığı heyecanı hatırlarım, yine hamileyken babanla hazırladığımız odana herşey tamam deyipte kapının önünde babanla saatlerce baktığımız defalarca evet evet çok güzel oldu deyişimizi hatırlarım, ilk agularını hatırlarım, bilinçli olarak bana ilk gülüşünü hatırlarım, başkasının kucağındayken bana gelmek için el açışlarını hatırlarım, bebekken ağlama sesinde sadece benim duyduğum ve anladığım anne diyerek çıkardığın ses tınılarını hatırlarım, seni emzirmek için yaptığım çabalarımı hatırlarım, seni rahatlatmak için saatlerce işe gidecek olsamda kucağımdan indirmeden gazın çıksın diye evde dolandığım anlarını hatırlarım, ek gıdaya geçtiğimizde ki ilk yediğin meyveyi sana yedirdiğim heyecanımı hatırlarım, ilk emeklemeni, koltuk kenarında sıralamanı, uzaktaki oyuncağını almak için yuvarlana yuvarlana gidip alışını hatırlarım, ilk anne-baba deyişini hatırlarım… Veeee daha neler neler hatırlatır senin varlığın Atakan’cım yazmakla bitmez…

Canım oğlum, canım yavrum evet yarın yanında yokuz içimiz sızlar bu yüzden babanında benimde. Güçlüyüm dersem sana söylediğim pembe yalanlara birini daha eklemiş olurum. Ama birşey için ne kadar özenirsen olmuyormuş bee annecim… Doğduğun gün benim için özel bir gün ama ben bu günde senin yanında olamadım annecim. Kemoterapinin ikinci günü bugün canım yavrum düne göre vücudumu daha iyi hissediyorum. Ama hep diyorum ya ben bedenimi iyileştirmeye getirdim buraya, gönlüm ruhum hep evde senin yanında sanki öyle hissediyorum kendimi annecim. Bizim için yapılan dualar inşallah Allah katında kabul görür annecim tez zamanda yanına bu hastalıkdan en ufak bir zerre bedenimde kalmadan sağlığıma kavuşmuş bir şekilde yanına gelirim canım yavrum.

İki kemoterapi arasında tam yedi gün seninle çok güzel anlar yaşadık evde. Erkende olsa üçüncü yaş gününü ben yanındayken kutladık canım yavrum. Albümümüze bu anılarımızıda fotografladık. Sen çok mutluydun, sen mutlu olduğun için ben senden de mutluydum.

31 MART 2009 günlerden SALI saat 11:12

O güne kadar Atakan’cım bize abla-teyze, abi-amca derlerdi… Sen dünyamıza girince Anne-Baba olduk senin sayende. Allah seni bize emanet etti annecim. Biz anne-babalar siz çocukların başında bekçiyiz aslında annecim. Biz bu bekçiliği sana yapıyor olmaktan, senin gibi bir evlat sahibi olmaktan RABBİME BİNLERCE KEZ HAMDOLSUN diyoruz…

Yarın ;

31 MART 2012 günlerden CUMARTESİ

Senin yanında olamayacağız annecim önce senden binlerce kez özür diledikten sonra, sana tüm kalbimle bundan sonraki hayatında sağlığının hep yanında olmasını dilerim. Bu zor günleri biz burada atlatırken sen de bize minicik kalbinle destek olduğun için sağol yavrum. İyiki girdin hayatımıza, iyiki doğdun güzel yavrum. Zihnimin kapandığını hissediyorum şuan sanki Atakan’cım yarın için daha ne denir ki, anlatamadığım, kaleme dökemediğim duygular var şuan içimde. Seni ne kadar çoook seviyorum biliyormusun deyip evde kollarımızı sonuna kadar açardıkya annecim, ama kelimeler bu duygu için yetersiz kalır ya annecim o duygu yükündeyim şuan canım yavrum. Ellerim zangır zangır titriyor, aynı kalbim gibi… Ama ifade yeteneğimi kaybetmişim dedim ya canım yavrum daha yarın için ne denir ki… Seni çoook ama çok sevdim, senin bana verdiğin bu güçle, bu zorlukların üstesinden geleceğiz Atakan’cım, dayan az kaldı güzel günleri hep birlikte yaşamaya.

Birinci yaşın için yaptığım hazırlıkları yazdığım bir yazı geçti elime annecim… Dördüncü yaşında en az bu kadar güzel bir doğum günü hazırlayacağım annecim SÖZ SANA OĞLUM SÖÖÖÖÖÖÖÖÖÖZZZZZ VERİYORUM.

 

Doğumgünü Hazırlıkları

 

Gerçekten de ilk doğum günü heyecanı başkaymış. Oğlumun doğum günü olan 31 Mart yaklaştığında gerçekten de farklı duygulara kapıldım. Normalde kendiminkine karşı pek ilgili değilimdir. Aslında kimsenin ilgilenmemesini istiyor değilim, tam tersi, insanda bir beklenti oluşuyor ve günün sonunda, doğum günümün kutlanmasından tabi ki çok mutlu oluyorum. Ama oğlum için yaşadığım heyecan başkaymış.


31 Mart 2010  Çarşamba’ya denk geliyordu ama gününde yapılmasını çok istemiştim. Belki zor olucaktı ama doğum günü gününde yapılmalıydı bence. Neyseki haftasonuna bırakmadan o gün yapmaya karar vermiştik. Tarih yaklaştığında çok farklı duygulara kapıldım. Birinci yaş gününde, anne ve baba sanki kendi doğum günlerini kutlar gibi, heyecanlandığını herkes söylerdi. Bir yılın sonunda insan kendi başarısını kutlar gibi oluyor. Tabi ki yılbaşı misali, ertesi gün her şey değişmiş olmuyor ama insanın çocuğunun yaş almaya başlaması çok hoş.

 

Atakan artık koskoca bir erkek, “tam 1 yaşında!”

Evimizin salonunu, yeniden dekore etme işlerine başlıyordum “her şey mavi ve ışıltılı olsun”  istiyordum. Doğumgünleri için satılan peçete, balon, duvar süsü gibi ürünlerİ 1 hafta önceden hallettim.

 

Hazırlıkların ne olacağı aslında az çok belliydi. Pasta, süsleme, ikramlıklar, tabak-çanak, evin temizliği, kendi kıyafetim, canım Atakan’nımın kıyafeti, müzikler. Gönlüm, tüm eş dost akrabayı çağırmayı çok istiyordu. İstanbul’da olan tüm tanıdıklarımız yanımızda olmalıydı. O mutlu günü herkezle paylaşmak istiyordum. Ama hem çalıştığım, hem de Atakan’a annem baktığı için yetişemeyeceğimizi düşünüyordum ama annemin sayesinde herşeyin yetişeceğininde farkındaydım aslında.

 Evde tüm sevdiklerimizle klasik bir şekilde kutlamaya karar verdik. Annem, babam doğum günü için 4-5 gün önce İzmirden gelmişlerdi.

Annem mutfak işini tamamiyle üstlenmişti. Birkaç gün önce babamla 2-3 tane market dolaşarak mutfak alışverişini birlikte yapmıştık.

Anneannende arkadaşlarını arayarak ikram listesi hazırlıyordu. Biricik babamız aslında bu doğum günü hazırlıklarına istemeyerek katılamıyordu denetleme hazırlıkları vardı. Eve saat sekizden önce gelemiyor geldiğindede bayağı yorgun oluyordu ama seninle ilgilenmek ve seninle oyun oynamak zevkindende asla vazgeçmiyordu.

Anneannen ikram listesini kafasında hazırlamıştı ben telaşlıydım ama deden ve anneannen eğer yanımızda olmasaydı asla bu kutlama hazırlıklarını yetiştiremezdim oğlum. Onlara burdan tekrar teşekkür ederim.

Emeklerine sağlık.

30 Mart Salı anneannen sabahtan mutfağa girmiş bir hızla pasta börek işine girişmişti. Dedende seninle ilgileniyordu sen uyuduğunda da annecim, deden anneannene yardım ediyordu. Bense işten bulduğum her fırsatta evi nasıl süslerimin derdine düşmüştüm. Tam 1 ay öncesinden başlamıştım aslında araştırmaya değişik fikirler oluşturmuştum kafamda.

 Doğum gününe 1 hafta kala tüm süsleri ve senin arkadaşlarına vereceğin hediyeleri almıştım.  Arkadaşlarına üfleyerek baloncuk çıkaran hediyeler hazırladık onlarıda 1 yaş doğum günü poşetlerinin içine koyduk hepsi tek tip güzel görünüyorlardı.

1 yaş şapkası ve 1 yaş sopalı balonları aldım.

Onlarıda hediyelerin konulacağı alana arkadaşlarına vermek üzere hazırladım.

Gelelim evi süsleme anımıza işte baban bana burda katıldı. Birlikte yapalım diye konuşmuştuk işten gelmesini bekledim seni deden oturma odasında oyalarken bizde babanla salonda süsleme işine başlamıştık. Sen birden salonu o halde görünce ne yapıcaktın çok merak ediyordum. Önce balonları şişirmeye başladık. Sonra onları sopalara taktık bu arada balonların bile özeldi, canım oğlum 25 tane ‘ 1 yaş balonu ‘ 20’ ye yakın nazarboncuklu balon ve kapı posterimizin arabası olan mcQuenn’li arabalı balonlar. Herşey özeldi annecim.

Ufak belki ama ayrıntıya ben çok dikkat ederim onuda bu güzel kutlamayla yaşamak istiyordum. Evet balonları daha sonradan dedeninde desteğiyle şişirme işlemini bitirmiştik. Baban tavana çifttaraflı bantla rengarenk fenerler ve domuz figürü yapıştırdı. Konsolun üstüne kocaman HAPPY BRİTHDAY yazısı astım. Yanlarına rengarenk balonlar. Bu arada tavşan şeklinde balonlarda almıştım. Karşı duvara 3metre boyunda birbirini takip eden renkli HAPPY BRİTHDAY yazısıda astık. Üstüne çifttaraflı bantla duvara balonlar, sağ tarafındaki duvara sarı ve mor çiçekler. Karşıda perdenin üstüne 1 YAŞIN KUTLU OLSUN pankartı üstünde yine balonlar. Salonun kapısı tüllerle kaplı mavi kalpli çubuklar ve renkli balonlar. Gelelim süslemenin sonuna dış kapımıza kocaman bir kapı posteri kapının boyunda. Posterin üstünde THE İS HERE PARTY yazısı yanlarında posterin üstündeki mcQueen arabasının balonlarından rengarenk bir misafir karşılama alanı. Evimizin 1 kat aşağısına kadar bu renkli geliş yolculuğu eşlik edicekti misafirlere. Apartmanın girişinden belli olmalıydı partinin olduğu.  Bu arada bant yapıştırdığım yerler çirkin durmasın diye renkli minik minik HAPPY BRİTHDAY yazılarını yapışkanın üstüne taktım. Bu minik yazıları masa süslemesindede kullandım. Annem masayı hazırladıktan sonra bu renkli yazıları boş kalan yerlere serpiştirdim. Ufak ayrıntı belki ama çok hoş gözüküyordu. Annecim canım oğlum bu güzel hazırlık bana o kadar mutluluk veriyordu ki anlatamam. İçimi heycanlandırıyordu. Seninle ilgili her güzel olay bana zaten mutluluk veriyor.

Evet süsleme olayımız bitmişti ve senin salona geldiğindeki tepkin heycanlı bir sesle defalarca vuvvv, vuv, vuuuuvvv diyerek o neşeni hiç unutmicam. Çok sevindin.

Ama o süslememin içinde  en büyük süsümüz zaten  canım oğlum  Atakan’nın kendisiydi.

Kutladığımız doğum gününde oğluma Zara mağzasından çok güzel bir takım elbise almıştım yelekli ve kumaş pantalon, rengi ne desemki lacivertle petrol mavisi arası kırçıllı kumaş ama çok tatlı oldun annecim o gece epey sükse yaptın. 

İstanbul Etiler Venüs Pastanesini herkese tavsiye edeceğim. Pastamızı, Venüs Pasta’dan sipariş ettim. 

Eskiden annelerimizin yaptığı pastaların devri çoktan geçmiş. Artık şeker hamurlu pastalar bu işin olmazsa olmazı olmuş. İlk doğumgünü olduğu için bu konuda da biraz özenmek istedim. Web sitelerinden yaptığım araştırma sonucunda 1-2 farklı müdahale ile ‘ 1 ‘ rakamlı bir pasta seçtim. Pasta geldiğinde, fotoğraflarda olduğundan çok daha güzel olduğunu görmek beni mutlu etti. En azından ilk yaşgünü hatırasıdır…

Fotoğraf ve video çekiminin sorumluluğunu tek bir kişiye vermek en iyisi olucaktı. Yoksa, pasta kesme telaşı esnasında “fotoğraf çekiliyor mu” diye düşünmeye gerek kalmıcak. Bu işi arkadaşlarıma devrettim. Müzik içinse, Atakan’nın sevdiği çocuk şarkıları ve klasik müzik CD lerinden 2-3 tanesini hazırlamıştım. 2 tanede havai fişekler almıştım. Evin batacağını bile bile aldım hiç umrumda da değildi aslında. Oğlumun doğum günü dahası varmı. Dünyam benim, herşeyim.

 

İkramlıklar konusunda ise, misafir konusundaki daimi telaşe müdürü annem ve müdür yardımcısı babam, bütün hafta Atakan’a bakmanın yorgunluğuyla  ve benim işe gitmemin verdiği yorgunlukla tüm hazırlıkları Salı akşamına bırakmak zorunda kaldık. Özellikle annem için gerçekten inanılmaz bir durum oldu ama Allah yardım ediyor. 2 çeşit börek, birisi peynirli börek yufkadan diğeri patatesli börek elde açma hamurdan, hindistan cevizli kakoolu şerbetli bir tatlı, havuçlu bisküvili toplar onlarda mickey mauseli bayrak kürdanlara takılı masada çok hoş gözüküyordu annecim. Daha sonra içi muhallebili kurabiye, kabak tatlısı,   Böylece çeşit çeşit ikramları hazırladı anneannen ben hiç yardım edemedim çok yoruldu Atakan, anneannen tekrar teşekkür ederiz. Onun sayesinde bu işi de en güzel şekilde hallettik.  

 


Davetiyemize de aynen şunu yazdık.

‘31 Mart 2010 Bii yaşıma daha girdim J Ben pastamı üflüyormuş gibi yapayım. Sizde beni alkışlayın olur mu ? Uykum gelmeden önce Saat 20:00 de buluşalım.’

 

Bu arada babamıza ;

Her nekadar benim tariflerim üzerine de hazırlanmış olsada bu parti davetiyemiz için verdiği emeğe teşekkür ederiz. Davetiyeye senin noelbaba kıyafetli çok güzel gülümsediğin resmini koydurmaya karar vermiştim. 6 tane biberon resmi ve her biberonun içine bir harf gelicek şekilde ATAKAN yazdırdım. 2 katlı yaşpasta resmi. Uçan balonların resmi ve sarı renkli HAPPY BRİTHDAY yazısıda vardı. Davetiyenin sağ üst köşesinde de bir bulutun üstünde ‘’ I’m One 1 ’’ yazısı vardı. Güzel gerçekten çok güzel bir davetiye olmuştu. Süslüydü bu tasarımı fotograf gibi bastırdım Balmumcudaki askeri fotografhaneden. Gelelim zarfına fotograf davetiyesini 18*21 ölçüsünde büyük bastırmıştım. Zarf bulmakta bayağı zorlandım onun için kendim hazırlamaya karar verdim buradan bana bu konuda yardımı olan emeği geçen Tayfun IŞIK’a ( Özel Şube Güvenlik ) teşekkür ederim.  Zarfın ön yüzüne davetlilerin her birinin tek tek isimlerini yazarak bilgisayar çıktıları hazırladık. Onları tek tek Tayfun abi muhteşem falçatasıyla kesti. Ve zarfın ön yüzüne birlikte yapıştırdık. Davetli listesinin altınada bu espirili yazıyı yazdım.

 

1. Geleneksel Doğum Günü Partime Bekliyorum.    

                

Zarfın arka yüzüne de şu yazıyı hazırladım. Bilgisayar çıktısı alıp tek tek kesip yapıştırdık.

 

Nice nice yıllarda

Neşeli yarınlarda

Haydi el çırpalım

Mumla dolu pastaya.

 

Ve yapıştırmalarımız onda da evde olan malzemeleri kullanarak zarfları süsledim. Arka yüzüne uğurböcekli bir çıkartma stikerı. Zarfın ön yüzüne de mcQuenn arabası ve arkadaşları stikerlarını her davetiyeye farklı birer tane geleçek şekilde yapıştırdım. Zarfımızın zemini bembeyazdı. Güzel, özenli ince detaylara yer verilen ve herşeyden önemlisi emekle hazırlanan bir parti davetiyesini misafirlerimize dağıtmak üzere sunuma hazırlamış olduk.

 

Davetli listesi ve sana aldıkları hediyeleri sana ileride hatıra kalacağını düşünerek yazmak istedim.

 

Anneannen

Deden

  • Altın ‘Atakan’ yazısından kolye, uzaktan kumandalı jeep

 

Elmas Teyzen

Hüseyin Enişten

Tülay Teyzen

Elif Ablan

  • Elefun, Obur Timsah

 

 

Şenay Teyzen

Eray Amcan

Ertuğ

  • Işıklı Davul

 

Fadime Teyzen

Okan Amcan

Satı Babaanne

Deniz Kaan

  • Beşiktaş saati

 

Selim Amcan

Şule Teyzen

Nevin Anneanne

Selahattin Dede

Selin

  • Kapşonlu çift taraflı hırka

 

Selma Teyzen

Refet Amcan

  • Müzikli yürüyen kaplumbağ

 

Ayşe Ablan

  • Eşortman takımı

 

Ebru Teyzen

Yılmaz Amcan

Eylül

  • Müzikli ışıklı fil

 

Ayşegül Teyzen

Özkan Amcan

  • Geometrik şekillerin geçtiği araba

 

 

Handan Teyzen

Süleyman Amcan

  • Mont

 

Ayşe Teyzen

Mustafa Amcan

Elif Naz

  • Beşiktaş eşortman takımı

 

Özge Teyzen

Zülal  Amcan

Defne

  • Kapşonlu eşortman üstü

 

Seda Teyzen

Fırat Amcan

Utku

  • Renkli küpler, geometrik şekillerin geçtiği itfaiye arabası

 

Veeeeee…..

 

Annen

Baban

  • Mc Quenn’li tahta masa sandelye takımı

Hediyenin üzerinede bu yazıyı hazırladım ve yapıştırdım annecim.

 

 

Nice Yıllara Canım Oğlum,

 

 

Canım oğlumuz… Güzel yavrumuz… Annesinin bir tanesi… Babasının bir tanesi… Minik kuzumuz… Küçük meleğimiz… Sevgilerin en büyüğü…  

Bugün 31 Mart 2010.

 

1 sene olduğuna inanamıyoruz. O müthiş gün dün gibi gözümüzün önünde. Sanki tekrar yaşıyoruz, galiba o yüzden bu kadar duygulanıyoruz. 1 yaşını dolduruyorsun…

İnşallah çok çok güzel bir hayatın olur. İnan ki seni çok çok seviyoruz, anlatamayacağımız kadar çok…

Ömrümüz boyunca birbirimizi çok sevip saymamızı diliyorum. Babanla ve tüm sevdiklerimizle birlikte sağlıklı, mutlu, sevgi dolu uzun bir ömrümüzün olmasını diliyorum.
Bizim minik, şirin, güzel yavrumuz ATAKAN, ilk yaşın kutlu olsun. Seni çok seviyoruz.

Nice yıllara…

Annen                                Baban

Gamze AKBAŞ                 Emrah AKBAŞ

 

 

 

İşte bu misafirlerimizin hepsi senin için senin ne kadar büyüdüğünü görmek için geldiler.

 

 

Gelemediği halde sana hediye gönderenler,

 

Babaannen ve Deden

  • Uzaktan kumandalı jeep, gitar

 

Halan

Enişten

Gülce

Gülse

  • Abeküslü yazı tahtası

 

Dilek Yengen

Sebahattin Dayın

Sena

  • 2 takım yazlık şort , tişort

 

Anneanne’nin arkadaşı Nahide Teyzen

  • Kravatlı gömlek

 

İşte Atakancım ilk yaşının hediyeleri herkeze burdan tekrar teşekkür ederiz.

 

Kutlama saati olarak 20:00’ten sonrasını tercih ettim.

Atakan’nın tüm büyük işleri, akşam yemeği, uykusu bittikten sonra rahat rahat, en fazla meyve ve yoğurt faslı araya girerek geceyi buluruz diye düşündüm. Neyse ki planlar bozulmadı.

 

Ve saat 20:00’den sonra misafirlerimizi beklemeye başladık.

 

Davet ettiğimiz herkez gerek nöbetlerini gerek özel işlerni ayarlayarak bu mutlu günümüze katıldı. Oğlum 1 yaşına giriyordu. Hep güler yüzlüydüm ama içinden de mutluluktan ağlamak geliyordu. Ama makyajımız bozulmasın diğmi o kadar hazırlandık öğleden sonrayı kuaförde geçirdik. JJJ Tatlı telaş, mutluluk, heyecan, sevinç.

 

Misafirlerimiz geldikten sonra hal hatır sormalar güzel sohbetler yapıldı veee… sonra pasta kesimine geçildi. O güzel muhteşem masamızın başına ben, baban ve yakışıklı beyimizi alarak pastamızı üflemeye geçtik. Masamızın ortasında duran, yaş pasta masaya gelmeden önce konulan 1 yaş masa ortası süsünü alarak pastamızı getirdiler. Şarkılar, havai fişekler, alkışlar…

 

Veeeeeeeee…

 

NİCE YILLARA CANIM OĞLUMUZ.

Atakanım canım oğlum henüz yürümediğin için elbisenin paçalarına  takıla takıla emekleyip, doğum günü bebeği olmanın tadını çıkardın. Gerçi gecenin başında çok uyumak istedin ama arkadaşların gelince uykun açıldı.

Oğlum ikinci yaş gününde inşallah yürüyen, yarım yarım konuşan minik bir genç erkek olacağı için daha farklı olacağını düşünüyorum. Zaten ilerleyen yıllarda, çocukların son modası olan “temalı partiler” derdi başımıza sarılacak, biliyorum :) Şimdilik daha geleneksel, mütevazi ve bence daha samimi olan güzel bir kutlamayı anılarımıza dahil etmiş oluyoruz…

 

 

ANNEN

Gamze AKBAŞ

LEZZETLİ ÇİÇEKLER

Standard

Geçtiğimiz hafta eve çıktığımız gün ben kapıdan girdim, arkamdan bu lezzetli çiçekler girdi. Nurturia Anneleri adına Pınar Hanım yollamıştı. Gerçekten beklemediğiniz bir anda böyle bir güzellik yapılması beni çok mutlu etmişti. Ne zamandan beri Pınar Hanıma teşekkür edemedim diye içim içimi yedi.  Çok sağolun Pınar Hanım, çok sağolun Nurturia anneleri…

SAĞLIKLA KALIN, SEVGİLER…

Oleyyyyy başlıyor

Standard

Bu kadar sevineceğim aklıma gelmezdi. Emrah sabah günaydın derdemez bana, rüyamda senin trombositlerin doksansekiz bin olmuş dedi. Ben de ancak rüyada olur dedim.

Aaaaa, hocam girdi şimdi içeri, başarısının yanında manevi desteği çok olan, güzel gönüllü bir doktordur Zafer GÜLBAŞ.

Bugün ikinci kür kemoterapiye başlıyoruz dedi. Trombositlerin doksanyedi bin olmuş deyince uçtum havalara. Bu kadar sevineceğim aklıma gelmezdi, kemoterapi başlayacak diye.

Sizden dualarınızı, biz hastaların üstünden eksik etmemeniz ricasıyla…

Allahım bu tedavi sürecinde bana güç, kuvvet, sabır, dayanma gücü ver, dualarımı kabul eyle, Ya Rabbim.

SAĞLIKLI GÜNLER TEZ ZAMANDA GELSİN İNŞALLAH.

Hayal Kuralım mı?

Standard

Hayal kuralım mı dedi sevdiğim, durdum biran düşündüm yarınlarım varmıydı benim. Yarınlara dair düşüncelerim, hayallerim yoktu ki. Zorladım kendimi hayal kurmak için yapamadım. Üzüldüm, bir yandan da korktum tüm hayallerimin yerini korku almıştı sanki.

Evlendiğimiz zaman bir borca girip araba alabilirmiyiz diye konuşurduk, Emrah’da vay bee benim bir arabam olur mu acaba derdi. Biraz sıkıntıyla, biraz aile desteğiyle 98 model kırmızı renkli bir opel corsa aldık. Nasıl sevinmiştik iki yıl kullandık, çocuk yok o zamanlar, yeni evliyiz, İstanbul’dayız… Ohhhhh mis gibi herşey.

Güzelce bir gezdik, sonra bizim opel bizi yarı yolda bırakmaya başladı, habire yolda kalmaya başladık derken sattık. Başka bir araba aldık. Hayaller bizi, her evli çiftin olduğu gibi Rabbimden evlat istedik. Dünya tatlısı minik bir yavrunun evimize misafir olacağını öğrenince uçtuk havalara. Ailemize, akrabalara, saksıdaki çiçeğime, uçan kuşlara haber verdik anne-baba olucaz diye. Yolda tanımadığım insanlara bile söylemek, sarılıp öpmek isterdim, biliyormusunuz ben anne olacağım diye.

Bu güzel haberle Gamze-Emrah çiftinin hayalleride değişti. Herşey, bütün hayaller, gelecek yavrunun üstüne kuruldu. Tüm anne-babanın olduğu gibi.

Bu hayaller başıma gelen hastalıkla, sona ermiş sanki. Yarını yaşarmıyım acaba korkusu, benim hayal kurmamı da engellemiş.

Yarınlarınız, yarınlarımız, hayallerimiz bol olsun inşallah.

Sağlıkla kalalım. Sevgiler…

Uçurtma

Standard

Ben uçurtmayla geçen sene baharın ilk günlerini İzmir-Bostanlı sahilinde karşılarken tanıştım daha. Ailece serilmişiz denizin karşısına, hepimizin avucunda çekirdek, çekirdeğin yanında hoş sohbet. Hemen yanımızda park var, Atakan çok mutlu, o zamanlar daha küçük olduğundan, uçurtmayla o kadar ilgilenmemişti. Ama eşimle ben hatırlıyorum da bir çocuk gibi eğlenmiştik.

Tatlı esintinin verdiği rüzgarla, turuncu renkli uçurtma gökyüzüne nasılda güzel çıktı öyle. Özgürce bir oyana, bir buyana… Emrah’la gözümüzü ayıramadık gökyüzünden.

Atakan’ın aklına nerden geldi bilmiyorum ama iki gündür yaptığımız her telefon konuşmasında annecim bana Şimşek Mc Queen’li uçurtma alırmısın dedi. Hemen Joker mağzasını aradım var dediler. Atakan Akbaş bugün almaya gelicek lütfen ayırın dedim. Bizimkileri arayıp haber verdim, telefona Atakan’ı istedim. İstediğin uçurtmayı ayırttığımı söyledim, kasadaki abinin yanına git benim için annem uçurtma ayırttırmış almaya geldik dersin tamam mı annecim dedim. Nasıl sevindi, yarım saat sonra aradı. Ben mağzanın adını unuttum neydi diye sordu. Almaya gitmişler bizimkilerle sağolsunlar. Almışlar, sesi çok heyecanlı geliyordu. Nasıl bir mutluluk bu canım yavrum.

Yavrunuzun ilkleri vardır ya hayatında hep onları not etmek isteriz unutmamak için, yada o ilkler yaşanırken hep yanında olmak isteriz. Bunu çalışan anneler kaçırdıkları için hep hayıflanırlar, çalışmak mı yoksa annelik mi diye hep kafalarında bu soru işaretleri dolanır. Ben de Atakan ilk uçurtmasını uçururken duyduğu mutlu gözler bakışını görmeyi çok istedim şuan, ama bu yine, yine, yine im-kan-sız tabi… 😦

Ben birisiyle tanıştım ama geç tanışmışım, daha önce nerelerdeydiniz :)

Standard

Bir telefon geldi eşime, sesinden enerjisinin yüksek olduğu çok belliydi. Telefonda kendini tanıttıktan sonra ben Gamze’ye şifa vermek istiyorum demiş, Gamze inansın yada inanmasın lütfen gelmeme izin verin demiş. Emrah’ta eşime sorup sizi arasam olur mu dedi. Şaşırdım önce pekte bioenerjiye inanmam ama uzatılan her dalı tutuyorum çaresizlikden. Emrah sen ara dedi bana, aradım Işıl Hanımı telefondaki ses tonuna öyle özendim ki, o an bende bu hastalığa yakalanmadan önce öyleydim diye geçirdim hemen içimden. İnansanızda inanmasanızda ben sizi ziyaret etmek istiyorum deyince ve geliş sebebinin nasıl olduğunu söyleyince daha da şaşırdım.

Daha önce bir evin annesine şifaya gittiğini, oğlunun beni rüyasında gördüğünü, Işıl Hanımıda arayıp sen şifa vereceksin muhakkak Gamze Hanıma, gitmen gerek diye söylemiş. Işıl hanım benim hangi hastanede yattığımı zorda olsa bulmuş.

Gelmeden önce son kez saat kaçta geleceğini konuşurken telefonda, Gamze Hanım bütün gün dışarıdaydım, üstüme bazı insanların negatif enerjisini almış olabilirim diye banyo yaptım ki, suyla akıp gitsin, şimdide feribotla geliyorum yanınıza suyun üstündeyim, suyun olağanüstün gücünü kısaca anlattıkdan sonra telefonda, arabamında koltuğuna havlu serdim merak etmeyin tamam mı dedi. Esrarengiz bir şekilde yaptığımız bu telefon görüşmesine son verdik. Konuştuklarımızı Emrah’a anlattım meraklada kim gelicek acaba diye bekledim.

O sırada gelene kadar Işıl Hanımın dediklerini düşündüm kendi kendime acaba saçmalık mı keşke yorgunum felan mı deseydim diyerek içimden geçirdim yalan değil…

Nerden bileyim ki şuan ki düşüncelere beni yönlendireceğini bilememişim, o zaman iyiki reddetmek gibi bir saçmalık yapmamışım.

Hastaneden beni eve çıkardıklarında Atakan acayip bir şekilde sürekli öksürüyor gözlerinden yaşlar akarcasına, burnu nasıl akıyor yavrumun, annecim ben çok hastayım, boğazlarım çok tahriş olmuş diyor bende ona hiç merak etme tatlım ilaç yardımda alıyoruz annecim geçecek dedim. Biz bu evden tüm hastalıkları kovduk gitti Atakan, kovduk gittiiiiii dedim. Bir bakmışım ki kovduk gitti, kovduk gitti derken bile rahatladım. Benim böyle davranmama Emrah şaşırdı başka zaman olsa eyvah ne yapsak ki, gidip bir doktora gözükelim dinletelim çocuğu olmadı bir ciğer filmi çektirelim diye sürekli evde kaygılanarak yürür, soluğu hastanede alırdık.

Biz bütün hastalıkları evden kovduk gitti gibi cümlelerin benim üzerimde Işıl Hanımın etkisinin olduğunu konuştuk eşimle… Evet yazdıklarımı kendi üzerinizde lütfen deneyin, ne kaybedersiniz ki hiçbirşey hadi deneyin… Neyin umutsuzluğunu yaşıyorsanız ona uyarlayın.

Derken Işıl Hanım hastane odasından içeri girdi. Modern görüntüsünün altında öyle güzel dualar okudu ki bana, öyle rahatladım ki anlatamam. Resmen gözüm açıldı, ortamdaki renkler daha mı parlak gelir insana evet öyle gördüm her yeri inanın.

Peki neler konuştuk başka, bioenerjinin Allah’ın enerjisi olduğunu, bioenerji uygulanan insanlarda şifa yöntemini, vücudun negatif bioenerjisi birikiminden temizlenmesinden ibaret olduğunu, bedenimizi düşünce gücümüzle yenileme gücü ile mucizelerin gerçekleştiğini, insan bedeninin hastalığa karşı koyma özelliği olduğunu, içindeki bioenerjinin doğuştan itibaren kendisinde hissettiğini, insanlar üzerindeki şifa etkisini mucize başarıları sadece düşünce gücüyle halledileceğini konuştuk.

Gerçekten de şunları kafamda oturttum, sevgi bitmez tükenmez bir enerji kaynağıdır. Yaşama isteği aşırı derecede ise kişi olağan üstü başarı sergiler, olumsuzlukları olumlu yapmaya, karanlığı aydınlığa çevirir gerçekten isterse.

Düşünen ve zekasını en iyi kullanan canlı insanlar öyle değil mi, o zaman pozitif düşünerek herşeyi Allah’ında yardımıyla yaparız.

Ben Işıl Hanımla tanıştığım için çok mutlu oldum, evden ayrılmadan bir gün önce de evime geldi. Resmen çakralarınız derler ya, ne kadar kötü düşünce varsa evden defettik gitti diyebilirim. Çok güzel dualar okudu, okundukça ben rahatladım.

İki defa görüştük Işıl Hanımla iyikide tanışmışım bu gönlü güzel insanla. Beynimizin ne kadar güçlü olduğunu, kötü vesveseleri nasıl parçalayacağımızı bana öğrettiği için birkez daha teşekkürler.

Bu şifa seanslarında hep güzel Allah’ımın dualarıyla, ondan yardım istedik sen kabul eyle Rabbim.

Dediğim gibi ben bu hastalığın ufacık bir zerresini bile bedenimde istemiyorum, duy evren sesimi. Hastalığı bedenimden kovdum gitti. 🙂

Teşekkürler Işıl ÇALLI ÖZİZ…

Kızmaya çalışırken gülen baba :)

Standard

Baba sana nasıl kızıyor Atakan dediğimde.

Kızarmış gibi gülüyor dedi.

Gerçekten de bir sorun karşısında oturup, bebekliğinden beri birey olarak kabullendiğimiz Atakan’ı  her olay karşısında bir sorunumuz var gel bakalım konuşalım mı biraz deriz. O an müsait değilim anne derse bekleriz, tamam o zaman oyunun bitince gel konuşalım deriz.

Eeee böyle davranan anne-babanın kızması olur mu. Olmaz tabi yada aşağıdaki fotagraftaki haliyle kızarmış gibi güler Atakan’ın dediği gibi… Böyle davrandığımız için bazen eşimle konuşuruz iyi yaptığımızı, doğru bir davranış şekli olduğunu bize göre. Her ebeveyne göre düşünce tarzı değişsede, bu davranışın meyvesini biz yemeye başladık…

Canım oğlum nasılda güzel taklit etmiş babasını… 🙂

 

Son Durum

Standard

Yorumlarınızdan dolayı herkese çok teşekkürler. Acaba ne yazdılar diye bilgisayarın önüne oturmak beni heyecanlandırıyor. Yaptığınız bu güzel çabanın teşekkürü, benim bu savaşı Allah’ımın iziniyle yenmemdir, sizlerinde yüreğinde bunun böyle sonuçlanmasını istediğinizden eminim…

İzmir’de tedavime son verildi. İlik nakli yapılacak olan merkezde ikinci kür kemoterapime başlanması gerektiği İzmir’deki hocalarım tarafından karar verilince bize de ailece bunun hangi merkezi seçmeniz gerektiğini araştırmamız sonucunda İstanbul- Gebze’de bulunan Anadolu Sağlık Merkezinde tedavinin devam etmesine karar verdik.

Kan değerlerim evdeyken çok fazla yükselmediğinden şuan hağla ikinci kür ağır kemoterapiye başlanamadı. Trombositimin kendiliğinden yüzbinin üzerine çıkması bekleniyor. İkinci kür bitene kadar da ilik arama sonuçlarının olumlu gelmesi umuduyla daha sonraki aşama ilik naklinin hayırlısıyla olmasıdır.

Merak ettiğinizden dolayı çok ama çok teşekkürler.

SEVGİLER…

Çikolatalı Puding

Standard

Cuma sabahı evden ayrılmadan, kahvaltı sonrası Atakan benden, bana çikolatalı puding yapar mısın annecim dedi.  Ne demek canım kuzum yaparım tabi ki dedim koca bir öpücüğü kondurdum yanağına. Baktım çikolatalı puding evde yok, babamız bu tür şeyleri hiç ikiletmez sağolsun. Hemen gitti aldı geldi…

Sonrası malum hızla evden ayrılış anımız, bizi korkutan yüksek ateş, evden kaçar gibi bir anda nasıl ayrıldığımı bile anlamadan kendimi hava alanında buluşum.

Uçağın içinde yüksek ateşten zangır zangır titrerken, o an resmen sıtma tuttu beni indik uçaktan, valizleri bekliyoruz ben hağla ateşten titriyorum biranda aklıma çikolatalı puding geldi. Yüreğime taş oturdu desem doğru olur heralde…

Keşke çıkmadan evden beş dakikada karıştırıp kaselere dökseydim, üstüne de istediği domuz ve tavşan resmini yapsaydım içim anne olarak öyle rahat edecektiki… Hastaneye yattığımdan beri aklımdan çıkaramadım oğlumun istediği çikolatalı pudingi… Eve gidince ilk işim oğlumu doya doya öpüp, benden istediği domuzlu ve tavşanlı çikolatalı puding yapmak olucak. Son yazdığım cümle eve gidince diye başlıyor demek ki ben bayağı kendimi bu tedavinin güzel geçeceğine inandırmışım aferim Gamze sana… Bu düşünceyle gidersek herşey çok daha güzel olucak…

SENİ ÇOOOK SEVİYORUM CANIM OĞLUM.